Forum Paylaþým®
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayýt OlGiriþ yap

Aristoteles

Önceki baþlýk Sonraki baþlýk Aþaða gitmek
Yazar Mesaj
*
Evin_DéLisi
Co-Admin
Co-Admin

Evin_DéLisi

*
Üyelik tarihi: 19/03/08
Mesajlar: 2267
Nerden: ßursa

*

Aristoteles Vide
MesajKonu: Aristoteles Aristoteles I_icon_minitimePaz Aðus. 24, 2008 10:01 pm

* *
Aristoteles (Yunanca: Ἀριστοτέλης Aristotelēs; Eski Yunanca UFA: [aristoˈtelɛːs]; Yeni Yunanca UFA: [ˌaris̩toˈteʎis̩]) (M.Ö. 384 – 7 Mart, M.Ö. 322)

Antik Yunan filozof. Platon ile birlikte Batý düþüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayýlýr. Fizik, astronomi, ilk felsefe, zooloji, mantýk, politika ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiþtir. Görüþleri 2000 yýl önemini korumuþ, daha sonra "sýkýcý profesör" olarak ilan edilmiþtir.



Aristo'nun Yaþamý

M.Ö. 384 veya 385' te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandýrýlan tepenin yakýnlarýnda ufak bir Makedonya kenti olan Stageira'da, Makedonya kralý II. Amyntas'ýn (Philippos'un babasý) hekimi olan Nikomakhos'un oðlu olarak dünyaya gelir. M.Ö. 367 veya 366 'da 17 yaþýnda Platon'un Atina'daki akademisine (Akademeia) girmesiyle Platon'un en parlak çömezlerinden biri olur. Tütör yahut yardýmcý hoca olarak çalýþtýðý dönemde, okuma tutkusuyla tanýnýr; (Platon, belki de bir tür tenezzülle, ona "okuyucu" lâkabýný takar) Daha sonralarý Akadmeia'daki öðretime kendisi de katkýda bulunur: kimi zaman Platoncu savlarý rakip Isokratos okuluna karþý savunmak için geliþtiren, hatta zaman zaman da Evdamos ya da Can üzerine (Peri tes Psykhes) yazýlarýnda olduðu gibi, bu tezleri büyükseyen diyaloglar yazar. Gryllos yahut Retorik üzerine Aristoteles'in diyalog yazarlýðý dönemine aittir.

Platon M.Ö. 347'de öldüðünde, Akademeia'nýn baþýna ardýlý olarak Spevsippos'u atamýþtýr. Antik Çað'dan itibaren yaþamöyküsü yazarlarý -herhalde kötücüllüklerinden- Platon'un bu seçiminde Aristoteles'in Akademeia'yý terk etmesinin asýl nedenini görüyorlar. Aritoteles'in en azýndan Spevsippos'a karþý kalýcý bir garez duyduðunu biliyoruz. Ayný yýl, belki de ustasýnýn teþvikýyle, Ksenokratos ve Theophrastos ile bugün Biga Yarýmadasý olarak anýlan Troas bölgesindeki Assos kentine gönderilir. Orada Tiran Atarnevs'li Hermias'ýn siyasî danýþmaný ve dostu olur. Ayný esnada, özgünlüðünü daha o zamandan belli eden bir okul kurar. Bu okuldaki giriþimleri arasýnda yaþambilim üzerine çalýþmalarý yer alýr. 345-344 yýllarýnda, belki de Theophrastos'un daveti üzerine, komþu Lesbos (Midilli) adasýnýn Doðu kýyýsýndaki Mytilene (Midilli) kentine varýr. 343'te Pella'daki (Bugün Ayii Apostili) Kral Makedonyalý Philippos'un sarayýna, oðlu Ýskender'in eðitimini üstlenmek üzere çaðýrýlýr. 341 yýlýnda Perslerin eline düþen Hermias'ýn feci sonunu Pella'da öðrenir, anýsýna bir aðýt düzer. Gerek Pella'da ikamet ettiði sekiz senelik dönem, gerek eðitmenlik vazifesinin içeriði hakkýnda neredeyse hiçbir þey bilmiyoruz. Philippos'un ölümüyle M.Ö. 335 Ýskender tahta oturur. Aristoteles Atina'ya dönüp Akademeia'ya rakip olarak Lykeion'u, ya da diðer adýyla Peripatos 'u (öðrencileriyle içinde dolaþarak tartýþtýklarý bir tür çevresi sütunlarla çevrili avlu ya da galeri) kurar. Lykeion'lulara verilen Peripatetikoi adý buradan geliyor. Burada on iki sene ders verir. M.Ö. 323'te Büyük Ýskender'in bir Asya seferi esnasýnda ölmesi üzerine Atina'da Makedon karþýtý bir tepki dalgasý peydah olduðu vakit, aslýnda Makedonculuk zanný taþýyan Aristoteles'e karþý, dine saygýsýzlýk davasý açýlmasý söz konusu olur. Bir ölümlüyü -Hermias'ý- anýsýna bir ilâhi yazarak ölümsüzleþtirmekle itham edilir. Bunun üzerine Aristoteles, Sokrates'in yazgýsýný paylaþmak yerine Atina'yý terk etmeyi seçer: kendi deyiþiyle, Atinalýlar'a "felsefeye karþý ikinci bir suç iþlemeleri" fýrsatýný tanýmak istemez. Annesinin memleketi olan Eðriboz (Evboia) adasýndaki Helke'ye Khalkis sýðýnýr. Ertesi yýl M.Ö. 322'de, altmýþ üç yaþýnda ölür.

Yapýtlarý

Aristoteles'in yazýlarý iki kümeye ayrýlýr: 1. Aristoteles tarafýndan yayýmlanan, fakat bugün yitmiþ yazýlar; 2. Aristoteles tarafýndan yayýmlanmamýþ, hatta yayýna yönelik de kaleme alýnmamýþ, buna raðmen de toplanýp muhafaza edilmiþ yazýlar


"Yitik Aristoteles"

Ýlk kýsým yazýlar, "dýþrak yapýtlar" olarak adlandýrýlýrlar. Dýþrak, yani ἐξοτερικά terimini Aritoteles kendisi Lykeion'dan daha geniþ bir okuyucu kitlesine yönelik eserleri için kullanýyor. Bu yapýtlar, diðer birçok Eskiçað metni gibi Milâd'ý izleyen ilk asýrlarda yitirilmiþtir. Gerçi bu yapýtlarýn en azýndan baþlýklarýný, Aristoteles'in yapýtlarýnýn adlarýný mahfuz listelerden biliyor, muahhar eski yazarlarýn yazdýklarý taklit yapýtlardan ve yaptýklarý alýntýlardan da içerikleri hakkýnda muðlak da olsa bir fikir edinebiliyoruz.

Bu yapýtlar, yazýnsal biçimleri itibariyle, Platon'unkilerle mukayese edilebilir nitelikteler ve aralarýndan birçoðunun diyalog biçemleri takip edilerek yazýlmýþ olduklarýný düþünmemize yol açacak nedenler var. Cicero, Aristoteles'in stilinin "pürüzsüzlüðü"nü övüp yazýsýnýn akýþýný "altýn bir ýrmak"a benzetirken (Topikler I, 3; Acad., II, 38, 119) hiç kuþkusuz bu yapýtlara göndermede bulunuyordu. Ne var ki bir asýrdýr belli bir ölçüde yeniden oluþturulmaya çalýþýlan içeriði felsefe tarihçileri için sorun teþkil etmeye devam ediyor. Bunun en temel nedeni, "Yitik Aristoteles" külliyatýnýn, korunan metinlerden anladýðýmýz Aristotelesçilik'le yakýndan uzaktan bir ilgisi olmamasý; büyük ölçüde Platoncu temalarý geliþtiriyor, hatta bazen de ustasýnýn çalýþmalarýyla ayný doðrultuda kalmak kaydýyla daha öteye giden savlar sunuyor (Bu çizgide, örneðin Evdemos ya da Ruh Üzerine diyalogunda, ruhla beden arasýndaki baðlarý doða karþýtý bir birliktelik olarak nitelendirip, Tyrrhen korsanlarýnýn tutsaklarýna diri diri bir cesede baðlayarak yaptýklarý iþkenceye benzetiyor). Aristoteles'in yayýma yönelik olmayan eserlerinde eski Platoncu dostlarýný eleþtirdiðini fark ettiðimizde, acaba iki ayrý hakikat mi güttüðü sorunu depreþmeye baþlýyor: bir büyük kitlelere yönelik "dýþrak" (eksoterik) hakikat rejimi, bir de Lykeionlu öðrencilere münhansýr "içrek" (esoterik) bir rejim. Ancak bugün yaygýn kaný olarak bu yapýtlarýn bir yerde Aristoteles'in hâlen Akademeia'ya mensup, yani Platon etkisi altýnda olduðu döneme ait gençlik yazýlarý olduðu da düþünülüyor. Hatta bu fragmanlar örneðin Jaeger gibi genetik Aristoteles okumalarý yapan yorumcular için Aristoteles'in düþüncesinin evrimleþmesinin ilk noktasýný tayin etmeðe kullanýlmýþtýr.

Bu yitik yapýtlarýn baþta gelenleri þunlardýr: Evdemos ya da Ruh Üstüne (Platon'un Phaidon'unun izinde), Felsefe Üzerine (Metafizik'in kimi temalarýnýn ayýrdýna varabildiðiimiz bir tür tutum ibrazý yazýsý), Protreptik (felsefî hayata teþvik), Gryllos ya da Retorik Üzerine (Isokrates'e karþý), Adalet Üzerine (Politika 'nýn bazý temalarý burada kendilerini belli ediyorlar), Asalet Üzerine, bir Þölen, vb.

Korunan Yapýtlarý

Ýkinci küme Aristoteles'in bütük olasýlýkla Lykeion'daki derslerini vermek için kullandýðý notlardan ibaret bir yýðýn elyazmasýndan oluþuyor. Bu yapýtlara esoterik (içrek) hatta daha doðru bir anlatýmla akroamatik (yani sözel öðretime yönelik) adý veriliyor. Eskiçað'dan itibaren bu elyazmalarýnýn ahlafa nasýl intikal ettiði üzerine romansý bir anlatý yayýlmýþ (Plutarkhos, Sylla'nýn Yaþamý, 26; Strabon, XII, 1, 54). Aristoteles ve Theophrastos'un elyazmalarý, Theophrastos tarafýndan eski okul arkadaþý Nelevs'e býrakýlmýþ; Nelevs'in cahil vârisleri Skepsis'te bir maðaraya gömmüþler metinleri, elyazmalarýný Bergama krallarýnýn kitapsever açgözlülüðünden kurtarmak için; uzun zaman sonra, Ý.Ö. birinci yüzyýlda, bunlarýn torunlarý yazmalarý altýn pahasýna Peripatetisyen Teoslu Apellikon'a satmýþlar. Apellikon bunlarý Atina'ya götürmiþ. Son olarak, Mithridates'le savaþtýðý sýrada Sylla Appellikon'un kitaplýðýný ele geçirip Roma'ya taþýmýþ. Orda da bu kitaplýk Tyrannion tarafýndan satýn alýnmýþ: Lykeion'un son skholarkh'ý (okul yöneticisi) Rodoslu Andronikos Ý.Ö. 60 civarýnda Aristoteles'in ve Theophrastos'un akroamatik eserlerinin ilk redaksiyonunu yayýmlamakta kullanacaðý nüshalarý ondan almýþ.

Bu anlatý pek tutarlý gözükmüyor. Zira Aristoteles’in ölümünden sonra kesintisiz olarak etkinliðine devam eden Lykeion’un nasýl olup kurucusunun elyazmalarýný yitirmiþ olabileceðini anlamak güç. Herhâlükârda Aristoteles’in yapýtlarýnýn ilk önemli yayýmý –bu yapýtlarýn önemini vurgulamak için yukarýda aktardýðýmýz söyleni yayan kiþi olmasýna karþýn- Andronikos’unki. Aristoteles’in yapýtlarý ancak Andronikos’la beraber, yani filozofun ölümünden üç asýr kadar sonra, asýl mesailerine baþlayacak, üzerlerine sayýsýz þerh yazýlacaktýr. Bugün Aristoteles’in metinlerini, Andronikos’un onlara verdiði biçimde ve yaygýn olarak da yine Andronikos’un koyduðu baþlýklar altýnda okuyoruz.

Bu olgularýn yapýlan yorumlarýn akýbetiyle olan iliþkisi gözardý edilemez nitelikte. Nitekim, bundan þu çýkýyor ki, bugün Aristoteles’in kitaplarý olarak tanýdýðýmýz yazýlarýn hiçbiri Aristoteles’in kendisi tarafýndan neþredilmemiþ. Aristoteles, örneðin “Metafizik”in deðil; felsefe tarihinde nedenler teorisi, temel felsefî güçlükler, çokanlamlýlýk, edim ve güç, varlýk ve öz, tanrý gibi konular üzerine yazýlmýþ bir düzine kadar kýsa incelemenin yazarý. Editörler daha sonralarý bu risaleleri biraraya getirip, Aristoteles de bu konuda istemli bir ipucu vermediði için, kýsmen keyfî Metafizik –yani Fizik’ten sonra okunacak inceleme- baþlýðý altýnda toplamýþlardýr. Bundan ötürü hem Metafizik’in ve hem Aristoteles’in diðer yapýtlarýnýn çoðunlukla birbirinden az çok baðýmsýz, açýkça kavranabilir bir ilerleme sunmayan, kimi yinelemeler ve hatta bazen de çeliþkiler içeren bir etütler topluluðu olarak ortaya çýkmasýna þaþýrmamalýyýz. Yalnýz tabiî ki, bu yazýlarý bitmemiþ halleriyle umuma muhtemelen hiçbir zaman sunmayacak olan Aristoteles’e bu yüzden serzeniþte bulunmak isabetsiz olur.

Öte yandan, Andronikos’un, sözü geçen risaleleri, hem lojik bir sýra, hem de didaktik kaygýlar güden bir dizim içinde düzenlediðini görüyoruz (örneðin mantýðýn, yani bilgiye yazýlmýþ propedötiðin, kendiliðinden bilimsel olarak nitelendirebileceðimiz incelemelerden; fiziðin de metafizikten önce gelmesi gibi...) Bu sistematik sýralamayý, eleþtirellik kaygýsý taþýmaksýzýn kabul ettiðimizde bir takým terslikler de ortaya çýkmýyor deðil: risalelerin –zaten farklý dönemlerde yazýlmýþ disertasyonlarýnýn tek bir baþlýk altýnda toplanmasýyla evvelden maskelenmiþ olan- kronolojik, yani kaleme alýnma sýrasýnýn kaçýlýnmaz olarak yerine geçen bu sýralamanýn, Aristoteles külliyatýnýn -Aristoteles adýnda bir filozofun varlýðýyla iliþkisi erkenden unutulan- gayri þahsî bir bütün olarak tespitine az katkýsý olmadýðýný gözlemliyoruz. Aristoteles felsefesine yorumcular tarafýndan sýklýkla atfedilen sistematik karakter, büyük ölçüde eserlere bütünüyle dýþlak bir neþrî keyfiyetten doðmuþ oluyor, bir taraftan da bu fikri saklanmýþ yapýtlarýn eðitselliði kuvvetlendiriyor.

Bir yorum çalýþmasý, bu metinlerin yalnýz didaktik maksadýný deðil, ayný zamanda Aristotelesçi eðitimin, örneðin Sokratesçi gelelenekteki monologlu deðil de diyaloglu eðitiminden ayrýþan, kendine özgü niteliklerini de göz önünde bulundurmalýdýr. Aristotelesçi eðitimde karþýmýzdaki yazarýn tutumu, çömezleriyle diyalog halinde bir ustanýnki olmasa da, gene de bir ustanýn zihninde ve eserinde diyalog halinde olan, çoðu zaman geçmiþ filozoflardan alýntýlanmýþ, düþüncenin huzuruna çýkartýlmýþ tezler. Böylelikle, Aristoteles’in yapýtlarýnda, bir doktrinin dogmatik sunumuna deðil, güçlükler ve çeliþkiler arasýndan kendine yol açan, zaman zaman büyük zahmetle yolunu arayan bir hakikatin oluþumuna tanýk oluyoruz. Aristoteles’in incelemelerinde oldukça az sayýda tasýmla karþýlaþmamýza, bu incelemelerin silojistik üslupta deðil de Aristoteles’in de dediði gibi “diyalektik” bir strüktürle tertiplenmiþ olmasýna öyleyse þaþmamalý: “diyalektik”, yani bir diyalog misali terakki eden, pro ve kontra argümanlar arasýnda gidip gelen.
* *


Sayfa baþýna dön Aþaða gitmek
https://frmpaylasim.catsboard.com

Aristoteles

Önceki baþlýk Sonraki baþlýk Sayfa baþýna dön
1 sayfadaki 1 sayfasý

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Forum Paylaþým®  :: Kültür ve Sanat :: Biyografi :: Filozoflar -
Yetkinforum | ©phpBB | Bedava yardýmlaþma forumu | Suistimalý göstermek | Cookies | Son tartýþmalar